Sakarya Büyükşehir Belediyesi Şubat ayı meclis toplantısında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Meclis üyesi Şaban Koludra’nın gündeme getirdiği Kocaali Kimya İhtisas OSB ile ilgili söz alan Kocaali Belediye Başkanı Ahmet Acar, Kocaali Kimya İhtisas Organize Sanayii Bölgesi ile ilgili tüm detayları anlattı.
İşte Kocaali Belediye Başkanı Ahmet Acar konuşması;
Sayın divan….
Ben sayın Koludra’nın mecliste, geçen meclis hariç, yaptığı sunumlardan istifade edenlerdenim, şahsım adına. Ama sayın Koludra gibi her konuyu detaylıca inceleyerek, bilgi edinerek burada meclisi ve kamuoyunu bilgilendirmeye çalışan bir değerli ağabeyimizin, Kocaali’deki bu OSB meselesi gündeme geldiğinde, en azından bu yazılı soru önergesini verirken, bir telefon ederek ya da “Ahmet kardeş geldiğinizde bir beş dakika görüşelim nedir bu Kimya OSB? Birileri bunu tekrar gündeme getirmeye çalışırsa bütün Sakarya’yı korumak için el birliği ile ne yapabiliriz? Sizi de aşan bir şeyler mi var?” diye, her konuyu bir titizliği ile araştırarak buraya geldiğini düşündüğüm Şaban Ağabeyimin, değerli meclis üyemin, hemşehrimdir, yazlığı var Kocaali’de, bana sormasını beklerdim.
Hoş görünüze sığınarak söylüyorum, bu mazeret değil Şaban abi, mazeret değil..
Arkadaşlar, meselenin özü şu:
Biz tam bu konuyu Kocaali’nin sürekli kan kaybına neden olan, nüfus kaybına sebep olan mesele ile ilgili, istihdam, iş imkanı yaratma ile ilgili çalışmada bir noktaya gelmek konusunu Kocaali olarak birlikte tartışmaya karar vermişken, Aralık ayı meclis toplantısında Kocaali’de yatırım yapmayı isteyen bir kısım iş adamları var, arkadaşlar, bu konuyu, bu hafta, artık bu konu ete kemiğe büründü, bu insanlar biz hazırız dediler, Kocaali’de siyasi ilçe başkanları, meclis üyeleri, STK Başkanları oturup önce kendi aramızda olgunlaştıralım, tartışalım, daha sonra da bunu üst basamağa taşıyalım diye konuştuk; Aralık ayı Belediye Meclis Toplantısı. Biz belediye meclis toplantılarımızı canlı yayınlıyoruz. Canlı yayınlardan, kayıtlardan çıkarılabilir.
Herkes bu kararların, bu çalışmanın, bu gayretin yanında olduğunu söyledi. Orada İYİ Parti sözcüsü arkadaşımız da kalktı, bu çalışmanın bir kısım çevresel hassasiyetlere önem verilmesi kaydıyla sonuna kadar arkasında olduklarını da beyan etti. CHP ilçe başkanımız çıkarken, çok tecrübeli de bir ilçe başkanıdır, dedi ki “Ahmet kardeşim, biz CHP olarak bir çalışma grubu yapalım, siz ‘AKP’, tırnak içinde onun tabirini söylüyorum, bir çalışma grubu yapın, sonra bunu bir araya getirelim, Kocaali ile ilgili konuda Kocaali olarak önce biz karar verelim” dedi. Ben de “Hay hay Başkanım, çok teşekkür ediyorum, fakat niye ayrı ayrı kuruyoruz, bu çalışma grubunu birlikte yapalım, yani MHP, CHP, AK Parti, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Hasan Ali Çelik beyi de içimize alalım, yani ilçemizden Bilim Sanayi Bakan yardımcılığı yapmış, komisyon başkanlığı yapmış, meselenin içinde akademisyen” anlaştık.
Her şey o kadar güzel gidiyor ki yani, biz aramızda önce kimyacılarla, ziraat mühendisleriyle, çevre mühendisleriyle, konunun bütün teknik ve ilmi bilirkişisiyle tartışacağız, sonunda bu konu Kocaali için faydalı ise, Kocaali için doğası, tarımı, turizmi, ağacı, fındığı… bu konuda attığımız taş, ürküttüğümüz kurbağaya değecekse adım atmaya, yoksa bu konuyu yok saymaya karar verdik.
İki gün geçmedi, bir baktık, bir gazetede manşet: Kocaali’ye İhanet OSB
Allah’tan korkmak lazım yahu, daha ne olacağına karar vermedik, ne tür yatırımlar olacağına karar vermedik. Kimya teknolojilerine karar verdik, çünkü bu konuda yatırım yapmak isteyenler var. Bu insanların yapacağı yatırım gruplarından hangisi Kocaali’nin ruhuna, dokusuna, yapısına uygun, hangisi değilse bunları ayıklayacak çalışmayı yapmaya karar verdik.
Yani söylemek istediğim şu:
Siyaset, tabi burada siyaset yapılacak, Şaban bey de yapacak, sayın Tömekçe de yapacak, hepimiz yapacağız, burası siyaset meydanı, er meydanı, ama siyaseti boş atıp, dolu tutmaya çalışmak için yapmamak lazım. Dedim ki arkadaşlara ben, “arkadaşlar bakın barikayı hakikat müsaade-i efkardan doğar, nedir bu kelamı kibar, ‘fikirlerin tartışmasından berrak, billur hakikatler ortaya çıkar’. Bu konuyu tartışalım. Ben bu konuya girdiğimizde, adım kadar emindim, bu konu birileri tarafından istismar edilecek. Bunu engellemek için elimden geleni yaptım, yani bu konu istismar edilmesin. Biz vatan haini miyiz, Kocaali’nin sahiline, turizmine, fındığına, çevresine.. benim 80 yaşında babam orada vefat edecek, ben orada vefat edeceğim. Şaban bey gibi, diğer misafirlerimiz yazın geldiklerinde Kocaali’nin kumundan, denizinden istifade edecekler. Biz yaşadığımız yeri, kendi elimizle niye cehenneme çevirelim? Hayata bakış açımız itibariyle, ne olursa olsun cebimiz para görsün, insanımız iş bulsun anlayışında insanlar da değiliz, böyle bir arka planımız da yok. Ama bu konu ile ilgili sayın Vali bir söz söyledi, ondan sonra ben şunu söyledim; bizim devlet terbiyemiz, siyaset terbiyemiz, bizim üstümüzdeki bir amir bir şey söyledikten sonra o işi sürdürmemize, o işle ilgili söz söylememize izin vermez. Sayın vali bir şey söyledi ve o iş bitti bizim için. Ancak, daha sonra yaptığımız toplantılarda biz, ‘bu konunun adından ürktük, o işten o yüzden geri adım attık, biraz ortalığı ayağa kaldırdık, biraz Kocaali’ye haksızlık yaptık’ diyen siyasilere ve STK’lara dedim ki, “Bakın bundan sonra siz, bu konuda yatırım yapmaya niyet etmiş ve mahcup edilmiş bu insanlara, bu iş adamlarına siz gideceksiniz, ya siz ne yapacaktınız Kocaali’de, bunu bize bir anlatın diyeceksiniz, işin ehliyle, ilim erbabıyla bir karar vereceksiniz, bu iş Kocaali için hiç uygun değilmiş diye çıkıp kamuoyuna açıklama yapacaksınız”. Hiç olmazsa bunu yapın ya. Bu tartışma kültüründen, bir konunun enine, boyuna masaya yatırılmasından, bu kadar korkulur mu? Bu kadar çekinilir mi?
Ben, Sayın Başkan da geldi, sözlerimi toparlıyorum, fakat buraya çıkarken, bunu samimiyetle söylüyorum, bir kinaye amacı ile değil, bir kuyumcu titizliğiyle hazırlanan ve buraya gelen, bizi istifade ettiren bilgilendirmeleriyle, bu konuyla ilgili aralık ayından beri buraya kadar gelmiş olan, gündemden de zaten düşmüş olan bu konuyu dile getirirken en azından sormasını beklerdim. Saygılar sunarım.